Tüm ülke 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimi bir kenara bırakmış 1 haftadır 17 Mart'ta oynanan Trabzonspor - Fenerbahçe maç içi ve sonunda yaşananların önünü arkasını tartışaduruyor..Bu olaylar ülke futbolunda ne ilk oldu ne de son olacak.. Şimdiye kadar bu olaylar sonrası temennilerden, kınamalardan öteye geçilemedi maalesef..Daha 3 ay önce ülkenin başkenti Ankara'da bir kulüp başkanı ile hakem arasında yaşanan elim olay soğumamışken, 3 Temmuz 2011 sonrası kaotik maçlardan nispeten kurtulup kavgası, gürültüsü "Saha İçinde" kalan Trabzonspor - Fenerbahçe rekabeti yine 10 yıl öncesine dönüş yaptı maalesef..Tabi bu kaotik ortama geri dönülmesinde çok farklı etkenler mevcut..En başta da 22 yıllık iktidarın iktidarını pekiştirdikçe her alanda iktidar olma isteğinin tezahürü olarak kitleleri peşinden koşturan futbol üzerinden insanları manipüle etmesi...Yeşil çim üzerinde adalet dağıtmakla mükellef olanların 6 sezondur Video Yardımcı Hakem (VAR) uygulaması desteğine rağmen isabetli karar veremeyişleri sürekli gücü, nüfuzu fazla olandan yana meyletme istekleri de bu siyasi tahakküm ve baskının bilinçaltı yansıması..Türk futbolunda siyasi tahakküm 2008 Yılında Haluk Ulusoy yönetiminin iktidar eliyle alaşağı edilişi ve yerine dönemin başbakanının samimi arkadaşı yandaş işadamı merhum Hasan Doğan'ın TFF başkanı olarak atanmasıyla başladı..Bugün yandaş TV ekranlarında merhumun 5 aylık TFF başkanlığı için yapılan sipariş güzellemelere rastlamak mümkün..Meğer 5 aylık yönetiminde neler neler yapmış da farketmemişiz..Hasan Doğan sonrası gelenek devam etti ve seçilen bütün TFF yönetimleri de bizzat iktidar tarafından "Seçin" usulüyle göreve getirildi..Mahmut Özgener, Mehmet Ali Aydınlar, Yıldırım Demirören, Nihat Özdemir, Mehmet Büyükekşi vs..Öyle ki "İleri Demokrasi'nin gereği olarak TFF seçimleri artık tek adayla yapılır oldu..Aday diyorum ama aday değil aslında seçilecek olan müstakbel başkan..Ortak özellikleri, vasıfları futbol bilgileri felan değil..İktidarın tarlasında yetişmiş "Organik Ürün" olmaları..Uzun lafın kısası adaletin kılıcı herkesi eşit kesmediği sürece insanlardaki bu öfke ve tepkilerin önünü almak mümkün değil..Herkes sonuca odaklanmış önüne konulanın peşine düşmüş vaziyette, o ne ceza alır bunun kaç maç sahası kapanır ama bu olayların nedenini çıkış noktasını sorgulayan yok..Ayrıca aynı ülkede yaşayıp aynı eğitim sisteminden geçen aynı televizyonu izleyip aynı gazeteyi okuyan insanların davranışlarının "Bölgesel" olarak ayrım gösterdiğinin iddiası insanların buna göre sınıflandırılması da saçmalamanın zirve noktası..Son olarak yazımın "Ana Konusu" siyasetin futbol üzerindeki tahakkümüne örnek olarak daha önce emsali görülmemiş şekilde Profesyonel Disiplin Kurulu (PFDK) sevklerinin 1 hafta ileri sarkıtılarak yapılmasını da örnek olarak verebiliriz..Malum 31 Mart'ta mahalli Belediye Seçimleri var ve mevcut iktidar taraftarların öfkelerinin siyasi tercihlerine yansıma olasılığına karşı "Özerk Federasyonun" Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun vereceği cezaları olabildiğince geç açıklamasını istiyor..Unutmayalım mevcut Cumhurbaşkanının dediği gibi "İstanbul'u Alan Türkiye'yi" alır ve o İstanbul'u da bir Trabzonsporlu yönetiyor.