Yine ağlıyoruz!
Akşam sofraya oturamıyor…
Çorba içemiyoruz…
Lokmalar boğazımızdan geçmiyor…
Suyu bile yutarken zorlanıyoruz…
Nedeni 10 ili vuran arka arkaya iki kez tekrarlanan deprem…
***
Bundan 20 gün önce Hatayspor –Trabzonspor maçını televizyondan seyrederken ekrana gelen Hatay’ın o günkü cıvıl cıvıl halinden, şimdiki yıkık harabeye dönmüş durumunu görünce yaşanan felaketini büyüklüğünü ve sebep olduğu acıyı derinden hissediyoruz…
***
Ama ne yazık ki, deprem sadece Atatürk’ün mirası olan Antakya’yı vurmamış…
Osmaniye
Kahraman Maraş
Adana
Urfa’yı savaş alanına döndürmüş…
***
Haberleri verenler, ayakta kalması gereken kamuya ait binaların yerle bir olduğunu söylüyor…
İtfaiye yıkılmış diyor…
Depremde ilk çöken AFAD olmuş…
Daha yeni yapılan Hastaneler bile ayakta kalamamışı…
Askerliğimi yaptığım İskenderun’un limanın alevlere teslim olmasını görmek yüreğime ateş düşürdü…
***
Olup biteni, nelerin yaşandığını ailece ancak Televizyondan izlemeye çalışıyoruz…
Tek bir kanalda kalmıyoruz…
Ama hepsi aynı görüntüleri ekrana getiriyor…
***
Enkaz altında kalan yakınlarına beton yığınlarının arasından seslerini duyamaya çalışanların çaresizliklerini görünce kahroluyoruz…
Saatler sonra büyük uğraşlar sonucunda molozlar arasından çıkartılan genç- yaşlı deprem zedeleri görünce de bu kez sevinçten…
Gözyaşlarımız kendiliğinden akmaya başlıyor…
***
Oturduğumuz televizyon odası bizi sıkıyor…
Hanım ne yapabiliriz, bu kış gününde dışarda kendi imkanlarıyla oluşturdukları çadırlarda kalan insanları bir nebze olsun nasıl ısıtırız uğraşı içinde…
***
Seneler önce yaşadığımız o büyük felaket tekrar aklıma geliyor…
24 yıl sonra yine ağlıyoruz!
Allah’ım bir daha böyle bir afat yaşatmasın…