Trabzonspor Beş Haftalık Süreçte Büyük Takım Gibi Yönetilmedi
Trabzonspor oynadığı Ümraniye spor maçını kazanarak, ligin beşinci haftasında on puana ulaştı. Bu maçı, kazanılan üç puan ve Dorukhan’ın sakatlığı dışında yorumlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Maçın 75. dakikasına kadar sahada Trabzonspor adına futbol yoktu. Dünkü performans ile kazanılan üç puanın Trabzonspor adına bir kazanç olduğunu söyleyebiliriz. Dorukhan’ı kaybettik, takım ve kendisi adına çok üzüldük, inşallah kısa sürede iyileşir ve sahalara döner.
Maçı futbol olarak yorumlayacak olursak Hamşik sonrasını oynanan oyuna bakmak gerekir. Hamşik oyuna girene kadar kör dövüşü şeklinde geçen maç, bir anda zevk ve heyecan veren farklı bir boyuta evrildi. Maçın uzatma dakikalarında bile sekiz kişi hücum eden ve gol arayan bir Trabzonspor izlemeye başladık. Girilen ve kaçan pozisyonlar seyirciyi hop oturtup hop kaldırdı. Hamşik büyük oyuncu nasıl oynarın örneklerini verdi. Kafası hep havada, çevreyi kontrol ediyor ve aklı ile oyunu yorumluyor. Oyuna girdikten sonra kendisine gelen topları tek pas oynayarak futbola çabukluk ve hareket getirdi. Galatasaray ve Ümraniye maçlarındaki performansına bakarsak, Gbamin eğer sakatlanmaz ve oynarsa Hamşik ile takımı çok farklı bir seviyeye taşırlar.
Bardhi, Bakasetas ve Abdülkadir gelen topu önce kontrol ediyor sonra kendi eksenleri etrafında dönüyorlar daha sonra ne yapacaklarına karar veriyorlar. Durum bu olunca oyun yavaşlıyor, onlar ve takım arkadaşları baskıya maruz kalıyorlar. Sezona iyi başlayan Eren’in düşüşe geçtiğini söyleyebiliriz. İnşallah bu düşüşü kısa sürede atlatır. Bartra defansa farklı bir anlayış getirdi, kazanılan toplar onun tarafında oyuna sokuluyor 30-40 metre mesafeye defansın arkasına ters paslar atıyor, hücum anında rakip kaleyi attığı şutlarla yokluyor. Vitor Hugo ile iyi bir ikili olacağını düşünüyorum. Muhammet Taha Tepe’ye maşallah demek lazım sanki kırk yıllık Trabzonspor kalecisi gibi oyun sergiliyor.
Trabzonspor Ligin oynanan beş haftasında ve Şampiyonlar Ligi play off maçlarında büyük takım gibi oynamadı ve davranışlar sergilemedi. Bu nedenle ligde beş puan kaybetti ve Şampiyonlar Liginden elendi.
Trabzonspor yönetimi bu sezon plansız ve programsız işe koyuldu. Uçaktan uçağa futbolcu aktarması yaparak Şampiyonlar Ligi play off maçında oynatmak zorunda bıraktı. Hoca takımla hiç antrenman yapmamış Gbamin’i, Galatasaray maçında oynatmak zorunda kaldı. Elindeki tek santraforun gitmesine müsaade etti. Transferlerin son ana kalmasını, ekonomik davranmakla açıklamak abesle iştigaldir. Şampiyonlar Liginden elenmekle kaybedilen gelir, pazarlık yapmakla kazanıldığı söylenen paradan çok fazladır.
Galatasaray maçı öncesinde Abdülkadir krizi yaşandı. Maç öncesinde Hocaya gitmek istediğini söyleyen Abdülkadir sakat diye takım kadrosundan çıkartıldı. Galatasaray maçının ertesi günü kulüpte Uğurcan ve Dorukhan’ın uzun ikna çabaları ile sakinleştirilen Abdülkadir ve Ümraniye maçına takım kaptanı olarak sahaya çıktı. Başkana ve hocaya “bir yerlerden “bu işi kapatın” telefonumu geldi? Çünkü başkan ve hoca “yok öyle şey” söyleyerek olayın üzerini örten zorunda mı kaldı? Eğer öyle ise Abdülkadir’in menajerinin “sadece gülüyoruz” pozların çok görürüz.
Abdullah Avcı hocaya Abdülkadir Ömür ile Abdülkadir Parmak’ın davranışları arasında ne fark vardı diye sormak gerekmez mi?
Yönetimin ve Abdullah Avcının son düzlükte yaptığı Bartra, Gbamin, Yusuf Yazıcı, Umut Bozok ve Maxi Gomez transferleri takımda belli bölgelerde rekabeti ve kaliteyi getirecektir. Ancak yaşanan sakatlıklar nedeniyle Kaleci, kenar bek ve kenar hücum oyuncuları konusunda alternatiflerimiz oldukça az gibi görünüyor. İnşallah alınan genç oyuncular bu eksiklikleri fırsata çevirirler. Larsen’e alternatif olarak acaba Doğucan’dan bir sağbek yaratıla bilinir mi?
Trabzonspor oynadığı Ümraniye spor maçını kazanarak, ligin beşinci haftasında on puana ulaştı. Bu maçı, kazanılan üç puan ve Dorukhan’ın sakatlığı dışında yorumlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Maçın 75. dakikasına kadar sahada Trabzonspor adına futbol yoktu. Dünkü performans ile kazanılan üç puanın Trabzonspor adına bir kazanç olduğunu söyleyebiliriz. Dorukhan’ı kaybettik, takım ve kendisi adına çok üzüldük, inşallah kısa sürede iyileşir ve sahalara döner.
Maçı futbol olarak yorumlayacak olursak Hamşik sonrasını oynanan oyuna bakmak gerekir. Hamşik oyuna girene kadar kör dövüşü şeklinde geçen maç, bir anda zevk ve heyecan veren farklı bir boyuta evrildi. Maçın uzatma dakikalarında bile sekiz kişi hücum eden ve gol arayan bir Trabzonspor izlemeye başladık. Girilen ve kaçan pozisyonlar seyirciyi hop oturtup hop kaldırdı. Hamşik büyük oyuncu nasıl oynarın örneklerini verdi. Kafası hep havada, çevreyi kontrol ediyor ve aklı ile oyunu yorumluyor. Oyuna girdikten sonra kendisine gelen topları tek pas oynayarak futbola çabukluk ve hareket getirdi. Galatasaray ve Ümraniye maçlarındaki performansına bakarsak, Gbamin eğer sakatlanmaz ve oynarsa Hamşik ile takımı çok farklı bir seviyeye taşırlar.
Bardhi, Bakasetas ve Abdülkadir gelen topu önce kontrol ediyor sonra kendi eksenleri etrafında dönüyorlar daha sonra ne yapacaklarına karar veriyorlar. Durum bu olunca oyun yavaşlıyor, onlar ve takım arkadaşları baskıya maruz kalıyorlar. Sezona iyi başlayan Eren’in düşüşe geçtiğini söyleyebiliriz. İnşallah bu düşüşü kısa sürede atlatır. Bartra defansa farklı bir anlayış getirdi, kazanılan toplar onun tarafında oyuna sokuluyor 30-40 metre mesafeye defansın arkasına ters paslar atıyor, hücum anında rakip kaleyi attığı şutlarla yokluyor. Vitor Hugo ile iyi bir ikili olacağını düşünüyorum. Muhammet Taha Tepe’ye maşallah demek lazım sanki kırk yıllık Trabzonspor kalecisi gibi oyun sergiliyor.
Trabzonspor Ligin oynanan beş haftasında ve Şampiyonlar Ligi play off maçlarında büyük takım gibi oynamadı ve davranışlar sergilemedi. Bu nedenle ligde beş puan kaybetti ve Şampiyonlar Liginden elendi.
Trabzonspor yönetimi bu sezon plansız ve programsız işe koyuldu. Uçaktan uçağa futbolcu aktarması yaparak Şampiyonlar Ligi play off maçında oynatmak zorunda bıraktı. Hoca takımla hiç antrenman yapmamış Gbamin’i, Galatasaray maçında oynatmak zorunda kaldı. Elindeki tek santraforun gitmesine müsaade etti. Transferlerin son ana kalmasını, ekonomik davranmakla açıklamak abesle iştigaldir. Şampiyonlar Liginden elenmekle kaybedilen gelir, pazarlık yapmakla kazanıldığı söylenen paradan çok fazladır.
Galatasaray maçı öncesinde Abdülkadir krizi yaşandı. Maç öncesinde Hocaya gitmek istediğini söyleyen Abdülkadir sakat diye takım kadrosundan çıkartıldı. Galatasaray maçının ertesi günü kulüpte Uğurcan ve Dorukhan’ın uzun ikna çabaları ile sakinleştirilen Abdülkadir ve Ümraniye maçına takım kaptanı olarak sahaya çıktı. Başkana ve hocaya “bir yerlerden “bu işi kapatın” telefonumu geldi? Çünkü başkan ve hoca “yok öyle şey” söyleyerek olayın üzerini örten zorunda mı kaldı? Eğer öyle ise Abdülkadir’in menajerinin “sadece gülüyoruz” pozların çok görürüz.
Abdullah Avcı hocaya Abdülkadir Ömür ile Abdülkadir Parmak’ın davranışları arasında ne fark vardı diye sormak gerekmez mi?
Yönetimin ve Abdullah Avcının son düzlükte yaptığı Bartra, Gbamin, Yusuf Yazıcı, Umut Bozok ve Maxi Gomez transferleri takımda belli bölgelerde rekabeti ve kaliteyi getirecektir. Ancak yaşanan sakatlıklar nedeniyle Kaleci, kenar bek ve kenar hücum oyuncuları konusunda alternatiflerimiz oldukça az gibi görünüyor. İnşallah alınan genç oyuncular bu eksiklikleri fırsata çevirirler. Larsen’e alternatif olarak acaba Doğucan’dan bir sağbek yaratıla bilinir mi?