İMZA
Bu günkü yazıma, üste çıkardığım başlığın tanımını yaparak başlamak istiyorum…
Arapça kökenli " bitirme" sözcüğünden alıntı olarak dilimizde yer edinmiştir.
Kısacası, " bir kimsenin herhangi bir belgeyi yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde kullandığı işaret." olarak tarif edilir…
***
Yeri gelmişken, bir hatırlatmaya yapayım…
Sakın ha, altı üstü bir imza deyip geçmeyin!
Hele de bu devirde, siz, siz olun İMZA atarken en az iki kere düşünün…
***
Tarihte, devlet adamaları öyle antlaşmaların altlarına imzalar atmışlar ki, bazen savaş başlatmışlar, bazen de akan kanın durmasını sağlamışlar…
Gelin istersiniz naçizane bir perspektifle arkeolojiye dalalım…
***
Yaptığım ufak bir araştırma sonucunda, tarihte ilk olarak 1286 yılında Kadeş Antlaşması yapılmış…
Mısırlılar ile Hititler arasından İMZALAR atılmış ve savaş durmuş…
***
Çok derine inmeden, geride kalan yüz yıla bakalım…
Örneğin, 1914’te başlayıp 1918’de biten 1. Dünya Savaşını hatırlayalım…
O kanlı harpte bu milletin milyonlarca evladı düşmana göğsünü siper etti, tertemiz alınlarından vurulup vatan toprağına düştü...
Haritalar o kanlı savaştan sonra yeniden şekillendi.
Üç kıtada hüküm süren 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu Anadolu’da küçük bir toprağa sığdırıldı… 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşmasına İMZA atıldı…
***
O kara günden tam üç yıl sonra İsviçre’de tarih yeniden şekillendi..
Şu sıralar “zafer mi? hezimet mi ? diye çok tartışılan, kim ne derse desin bana göre Türkiye’nin tapusu olan ve 99. yılını kutladığımız bu günkü sınırları belirleyen 24 Temmuz 1923’te Lozan antlaşmasına atılan İMZA var…
***
Daha da yakın bir zaman dilimini hatırlayalım…
Günümüzden 22 yıl önce yaşanan ekonomik kriz de Amerika’dan “kurtarıcı” olarak getirtilen Kemal Devriş’in İMF’den alacağı borç dolarlar için, millete dayattığı acı reçetenin altına attığı İMZA hafızalarda hala tazeliğini koruyor…
***
Bu kadar kazıdan sonra gelelim günümüze…
Trabzon’da, Deva Partisi’nin Ortahisar İlçe binasının açılışı yapıldı.
Kurdeleyi yanındaki partililerle birlikte Genel Başkan Ali Babacan kesti…
Babacan’ı dinlemeye gelenler, ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntıları anlatılar. Babacan da, vatandaşı tasdikleyerek, ekonominin kötü durumundan bahsetti…
***
Merkez bankasının arka kapısından bu güne kadar 190 milyar dolar sattığını buna rağmen bir işe yaramadığını, dövizin ateşini düşüremediklerini ifade edip, kendi çözüm yollarını tek tek sıraladı…
***
Babacan, “Geçmişte yaptığımız gibi , yönetime geldiğimizde Allah’ın izniyle altı ayda Türkiye’yi düzlüğe çıkartırız. Bunun için de ilk önce Merkez Bankasını, işi bilen birine
teslim edeceğiz. İkincisi de TÜİK Başkanını değiştireceğiz...” diyerek Cumhur Başkanına seslendi, “ Erdoğan diyor ki, ben imzayı atmasaydım sen ekonomiyi düzeltemezdin… Bende diyorum ki, Sayın Erdoğan elini tutan yok. At bir imzada düzelt ekonomiyi, görelim..."
***
Ne yalan söyleyeyim …
Ayın sonunu getirmekte zorlanan milyonlarca asgari ücretli ve emekli gibi ben de ekonomiyi düzeltecek, hayat pahalılığını bitirecek o paramıza itibar kazandıracak imzayı dört gözle bekliyorum. Vatana ihanet etmediği sürece, bu saatten sonra imzayı atacak olan çok da umurumda değil…
Yeter ki, ölü rahmet bulsun!
Bu günkü yazıma, üste çıkardığım başlığın tanımını yaparak başlamak istiyorum…
Arapça kökenli " bitirme" sözcüğünden alıntı olarak dilimizde yer edinmiştir.
Kısacası, " bir kimsenin herhangi bir belgeyi yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde kullandığı işaret." olarak tarif edilir…
***
Yeri gelmişken, bir hatırlatmaya yapayım…
Sakın ha, altı üstü bir imza deyip geçmeyin!
Hele de bu devirde, siz, siz olun İMZA atarken en az iki kere düşünün…
***
Tarihte, devlet adamaları öyle antlaşmaların altlarına imzalar atmışlar ki, bazen savaş başlatmışlar, bazen de akan kanın durmasını sağlamışlar…
Gelin istersiniz naçizane bir perspektifle arkeolojiye dalalım…
***
Yaptığım ufak bir araştırma sonucunda, tarihte ilk olarak 1286 yılında Kadeş Antlaşması yapılmış…
Mısırlılar ile Hititler arasından İMZALAR atılmış ve savaş durmuş…
***
Çok derine inmeden, geride kalan yüz yıla bakalım…
Örneğin, 1914’te başlayıp 1918’de biten 1. Dünya Savaşını hatırlayalım…
O kanlı harpte bu milletin milyonlarca evladı düşmana göğsünü siper etti, tertemiz alınlarından vurulup vatan toprağına düştü...
Haritalar o kanlı savaştan sonra yeniden şekillendi.
Üç kıtada hüküm süren 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu Anadolu’da küçük bir toprağa sığdırıldı… 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşmasına İMZA atıldı…
***
O kara günden tam üç yıl sonra İsviçre’de tarih yeniden şekillendi..
Şu sıralar “zafer mi? hezimet mi ? diye çok tartışılan, kim ne derse desin bana göre Türkiye’nin tapusu olan ve 99. yılını kutladığımız bu günkü sınırları belirleyen 24 Temmuz 1923’te Lozan antlaşmasına atılan İMZA var…
***
Daha da yakın bir zaman dilimini hatırlayalım…
Günümüzden 22 yıl önce yaşanan ekonomik kriz de Amerika’dan “kurtarıcı” olarak getirtilen Kemal Devriş’in İMF’den alacağı borç dolarlar için, millete dayattığı acı reçetenin altına attığı İMZA hafızalarda hala tazeliğini koruyor…
***
Bu kadar kazıdan sonra gelelim günümüze…
Trabzon’da, Deva Partisi’nin Ortahisar İlçe binasının açılışı yapıldı.
Kurdeleyi yanındaki partililerle birlikte Genel Başkan Ali Babacan kesti…
Babacan’ı dinlemeye gelenler, ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntıları anlatılar. Babacan da, vatandaşı tasdikleyerek, ekonominin kötü durumundan bahsetti…
***
Merkez bankasının arka kapısından bu güne kadar 190 milyar dolar sattığını buna rağmen bir işe yaramadığını, dövizin ateşini düşüremediklerini ifade edip, kendi çözüm yollarını tek tek sıraladı…
***
Babacan, “Geçmişte yaptığımız gibi , yönetime geldiğimizde Allah’ın izniyle altı ayda Türkiye’yi düzlüğe çıkartırız. Bunun için de ilk önce Merkez Bankasını, işi bilen birine
teslim edeceğiz. İkincisi de TÜİK Başkanını değiştireceğiz...” diyerek Cumhur Başkanına seslendi, “ Erdoğan diyor ki, ben imzayı atmasaydım sen ekonomiyi düzeltemezdin… Bende diyorum ki, Sayın Erdoğan elini tutan yok. At bir imzada düzelt ekonomiyi, görelim..."
***
Ne yalan söyleyeyim …
Ayın sonunu getirmekte zorlanan milyonlarca asgari ücretli ve emekli gibi ben de ekonomiyi düzeltecek, hayat pahalılığını bitirecek o paramıza itibar kazandıracak imzayı dört gözle bekliyorum. Vatana ihanet etmediği sürece, bu saatten sonra imzayı atacak olan çok da umurumda değil…
Yeter ki, ölü rahmet bulsun!