Dün Bitti, Artık Gün Bugün
Trabzonspor dün gece favorisi olduğu Ferencvarosi maçını 3-2 kaybetti ve UEFA Avrupa ligi grup maçlarına kötü bir başlangıç yaptı. Bana göre bu maçın kaybedilmesi sadece puan kaybı anlamı taşımamaktadır. Bu mağlubiyet Avrupa maçlarını kazanamama endişemizi sonraki maçlara taşımaktadır. Bu durum gelecekte oynayacağımız maçları daha stresli hale getirmektedir.
Trabzonspor’u sadece dün akşamki maç özelinde konuşmamak lazım. Sezon başından beri oynadığımız bütün hazırlık maçlarını, Avrupa kupası maçlarını ve lig maçlarını bir bütün olarak değerlendirmek daha doğru analiz yapmamıza neden olur. Bu maçlarda oynanan futbol, taktik ve anlayış olarak hiç kimseyi memnun etmedi. Topu kontrol etmek amacıyla yana oynama ve geri oynama anlayışıyla rakip kaleye gitmez olduk. Trabzon’un futbol anlayışımız dik oyun, dikine oyundur ama bir yan yana sloganımıza uyup hep yana oynuyoruz. Rakip kaleye gitmezsen golde atamazsın, rakibin direncini kıramazsan arkada yaptığın hatalar sonucu gol yersin ve sahadan mağlup ayrılırsın.
Bu sezon oynadığımız maçları göz önüne alırsak dikine oynadığımız ve rakip kaleye yüklendiğimiz tek maç Ümraniye spor maçının son on dakikasıdır. Bunun taktik anlayıştan çok Hamşik’in oyuna girmesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
İki yıl boyunca bu takıma tam 35 yeni transfer yapıldı ancak ortada hala futbol oynayan bir Trabzonspor takımı yok. Abdullah Avcı ve ekibi sezon başından beri Abdülkadir, Bardhi. Bakaseta ve Siopis’den oluşan orta saha ile oynamaya çalışıyor ama olmuyor. Olmaz da çünkü bu oyuncular çabuk oynayamıyorlar, bu oyuncular top ayaklarına geldikten sonra önce topu kontrol edip sonra çevre kontrolü yapıyorlar daha sonra karar verip oynamaya çalışıyorlar. Durum bu olunca hem kendileri baskı yiyor hem takım arkadaşlarını baskıya maruz bırakıyorlar, sonuçta ortaya çok basit pas hataları yapan bir takım oyunu ortaya çıkıyor. Kenarlar hiç çalışmıyor, sağ kenar neredeyse hiç yok, sol kenarda Trezegeut kaleye gider gibi yapıyor ama sonra vazgeçiyor. Ne bir şut deniyor ne bir pas atıyor ne de bir orta yapıyor. Durum böyle olunca bütün umutlar ortadan gelecek şutlara ve duran toplara kalıyor. Bunlarla sonuç alınmayınca kısır oyun ve sonuçlar meydana çıkıyor.
Şampiyonluk sonrası bu sezona ait hedef koyulamadı, planlanamadı ve organize edilemedi. Bugün Trabzonspor’un yaşadığı sendrom budur. Yapılan 35 transfere rağmen maalesef sağbekin alternatifi yok, sol bekin alternatifi yok ve kenar oyuncularımız yok. Belirli bölgelerde ise aşırı yığılmalar var.
Eleştiri yapanlara “Şampiyon olduk daha ne istiyorsunuz” gibi söylemlerle susturulmaya çalışmak fayda yerine zarar verir. Hakaret olmadıkça dinlemek ve saygı göstermek gerekir. Her söylem bir fikrin doğmasına neden olabilir.
Hedef odaklı işlerde dün yoktur, bugün vardır. Düne takılı yaşarsak bugünü ve yarını kaybederiz. Dün bitti, bugün takım olarak yeni hedeflere odaklanmak lazım…
Trabzonspor dün gece favorisi olduğu Ferencvarosi maçını 3-2 kaybetti ve UEFA Avrupa ligi grup maçlarına kötü bir başlangıç yaptı. Bana göre bu maçın kaybedilmesi sadece puan kaybı anlamı taşımamaktadır. Bu mağlubiyet Avrupa maçlarını kazanamama endişemizi sonraki maçlara taşımaktadır. Bu durum gelecekte oynayacağımız maçları daha stresli hale getirmektedir.
Trabzonspor’u sadece dün akşamki maç özelinde konuşmamak lazım. Sezon başından beri oynadığımız bütün hazırlık maçlarını, Avrupa kupası maçlarını ve lig maçlarını bir bütün olarak değerlendirmek daha doğru analiz yapmamıza neden olur. Bu maçlarda oynanan futbol, taktik ve anlayış olarak hiç kimseyi memnun etmedi. Topu kontrol etmek amacıyla yana oynama ve geri oynama anlayışıyla rakip kaleye gitmez olduk. Trabzon’un futbol anlayışımız dik oyun, dikine oyundur ama bir yan yana sloganımıza uyup hep yana oynuyoruz. Rakip kaleye gitmezsen golde atamazsın, rakibin direncini kıramazsan arkada yaptığın hatalar sonucu gol yersin ve sahadan mağlup ayrılırsın.
Bu sezon oynadığımız maçları göz önüne alırsak dikine oynadığımız ve rakip kaleye yüklendiğimiz tek maç Ümraniye spor maçının son on dakikasıdır. Bunun taktik anlayıştan çok Hamşik’in oyuna girmesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
İki yıl boyunca bu takıma tam 35 yeni transfer yapıldı ancak ortada hala futbol oynayan bir Trabzonspor takımı yok. Abdullah Avcı ve ekibi sezon başından beri Abdülkadir, Bardhi. Bakaseta ve Siopis’den oluşan orta saha ile oynamaya çalışıyor ama olmuyor. Olmaz da çünkü bu oyuncular çabuk oynayamıyorlar, bu oyuncular top ayaklarına geldikten sonra önce topu kontrol edip sonra çevre kontrolü yapıyorlar daha sonra karar verip oynamaya çalışıyorlar. Durum bu olunca hem kendileri baskı yiyor hem takım arkadaşlarını baskıya maruz bırakıyorlar, sonuçta ortaya çok basit pas hataları yapan bir takım oyunu ortaya çıkıyor. Kenarlar hiç çalışmıyor, sağ kenar neredeyse hiç yok, sol kenarda Trezegeut kaleye gider gibi yapıyor ama sonra vazgeçiyor. Ne bir şut deniyor ne bir pas atıyor ne de bir orta yapıyor. Durum böyle olunca bütün umutlar ortadan gelecek şutlara ve duran toplara kalıyor. Bunlarla sonuç alınmayınca kısır oyun ve sonuçlar meydana çıkıyor.
Şampiyonluk sonrası bu sezona ait hedef koyulamadı, planlanamadı ve organize edilemedi. Bugün Trabzonspor’un yaşadığı sendrom budur. Yapılan 35 transfere rağmen maalesef sağbekin alternatifi yok, sol bekin alternatifi yok ve kenar oyuncularımız yok. Belirli bölgelerde ise aşırı yığılmalar var.
Eleştiri yapanlara “Şampiyon olduk daha ne istiyorsunuz” gibi söylemlerle susturulmaya çalışmak fayda yerine zarar verir. Hakaret olmadıkça dinlemek ve saygı göstermek gerekir. Her söylem bir fikrin doğmasına neden olabilir.
Hedef odaklı işlerde dün yoktur, bugün vardır. Düne takılı yaşarsak bugünü ve yarını kaybederiz. Dün bitti, bugün takım olarak yeni hedeflere odaklanmak lazım…