Biri yer
biri bakar…
Evirip çevirmeye gelerek yok…
Liramız Dünya’daki bir çok para birimi karşısında mum misali erimeye devam ediyor… Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin dediği ifade ettiği üzere “ Paramızın daha gideceği yer yok, dibi gördü...”sözü bu günlerde ete kemiğe bürünmüş durumda
Sınır komşumuz olan ülkelerin vatandaşları tabiri caizse pazar arabalarını kaptıkları gibi soluğu Türkiye’de alıyorlar… Batan geminin malları gibi, gördüklerini sepetlerine atıyorlar…
***
Dünyanın son yıllardaki en büyük çilesi olan pandemiye karşı insanoğlu verdiği savaştan bir nebze olsun galip ayrılmasının, sonucunda turizm canlanmaya başladı… Şehrimizde Temmuz ayı serin geçse de Trabzon şu sıralar hareketli ve en kalabalık günlerini yaşıyor. Trabzon esnafı da turizmden payına düşeni almaya çalıyor.
***
Bu hareketliliği fark etmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok. Trabzon’un Meydan parkına çıktığınızda “zenginliği ve yoksulluğu” rahatlıkla görürsünüz…
Başınızı ne tarafa çevirseniz çevirin; paraları lira karşısında değerlenen, Körfez ülkelerinden gelen sakalı ve çarşaflı turistlerle göz göze geliyorsunuz…
***
Yukarda derç edilenlerden, AK Parti Trabzon İl Başkanı Dr. Sezgin Mumcu’nun şık olmayan ifadesi olan “Turizm ırkçılığı” yaptığımı çıkartmayın…
Tam tersi, 40 milyar dolara yakın bir döviz beklentisi içine giren Hazine ve Maliye Bakanı Nebati gibi, ben de “bacasız fabrikanın” tütmesini arzuluyorum.
Turizme yatırım yapan ticaret erbaplarının, kısada olsa birazcık bellerini doğrultmalarını canı gönülden istiyorum…
***
Neyse gelelim meramıma…
Peki… Herkesin bildiği bu gerçekleri neden bu ekrana taşıdım?
Geride kalan hafta Trabzon’da çok ilginç bir olay yaşandı…
İktidar partisinin Ortahisar İlçe Başkanı Selahaddin Çebiyanındakilerle birlikte meydan parkında turistlere çiçek dağıttı…
***
Şimdi diyeceksiniz ki, ne olmuş?
Bence de güzel bir işe imza atmış…
Trabzon’da il ve ilçe Turizm Mürdürlerinin yapması gereken görevi üstlenmiş...
***
Ancak eksik yapmış…
Sayın Çebi, turistte gülücükler ve gül dağıtırken; rahmetli Kemal Sunal’ın filmindeki gibi restoranda et dürüm yiyen yabancıya imrenerek bakan, ortalığı saran yemek kokularıyla “açlığını bastıran” Trabzon’da ki açlık sınırında yaşayan asgari ücretliye yanaşıp şöyle sorsaydı…
“Hemşerim et döner yiyebiliyor musun?”
***
Hadi döneri pas geçtik…
Sayın Çebi, bu sıcak günlerde hararetini gidermek için bardağı 10 liraya satılan limonatadan alamayan, camide abdest tazelerken musluğa ağzını dayayıp su içen, 3.500 TL ile bir ay ayakta kalmaya çalışan emekliye gül uzatıp şöyle sorsaydı…
“Hemşerim limonata içebiliyor musun ?”
***
Sayın Selahattin Çebi bu suallerine nasıl cevaplar alacağını az çok tahmin edebiliyorum…Ve şu gerçeği çok iyi biliyorum“biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar”
Esnaf kardeşim,
lütfen biraz insaf!
Çok sıkıntı çektin…
Pandemi yüzünden aylarca dükkanını kapattın…
Borçların birikti…
Yarının ne olacağını bilmiyor, önünü göremiyorsun…
Belki de hiç kimse " ne durumdasın ?"diye sormadı…
***
Şimdi, çeşme akarken testiyi doldurmak istiyorsun…
Denetim olmadığı için dükkanına gelen yerli - yabancı veli nimetin olan müşterilerine bir bardak çayı tuttura bildiğin fiyattan satman doğru değil!.. Bir şişe su üç harfli marketlerde 1,5 lirayken, sen 3,5 TL ve üzerinden satıyorsun…
***
Unutma, sel gider kumu kalır...
Yarın bir birimizin yüzüne bakacağız…
Bil ki, bindiğin dalı kesiyorsun...
Lütfen biraz insaf!