Ava Giden Avcı, Av Oldu.
Önceki yazılarımda belirtiğim üzere Trabzonspor’un başkanı, yöneticileri, teknik ekip ve futbolcuların genelinde bu sezon mental bir durgunluk ve doygunluk var. Şampiyonluk sonrasında yönetimde biz işimizi yaptık eleğimizi astık havası var.
Transfer süreci, hazırlık dönemi, hazırlık maçları ve oynanan resmi maçlara bakınca yönetim, teknik ekip ve futbolcularda hedef, istek, mücadele gibi konularda zihinsel doygunluk olduğu görülüyor. Abdullah Avcı sezon başından beri yeni bir hikâye yazmak istiyoruz diyor ama hikâyenin adını bile daha koyamamış sürekli farklı arayışlar ve istekler peşinde koşuyor. Futbolcular biz şampiyon futbolcularız, bu koşmadan mücadele etmeden de kazanırız havasındalar.
Akşam oynana Antalyaspor – Trabzonspor maçını 5-2 kaybettik. Abdullah hoca hemen her maç sonu açıklamasında “oyunu, oyucu ve tercihler üzerinden konuşmayalım, bu oyunu bu skorla açıklamak mümkün değil” gibi bazı şeyler diyor. Sahada hocamızın tercih ettiği oyuncular oynuyor, dolayısıyla oyuncuyu ve tercihleri konuşmak kadar doğal bir durum olamaz. Dün akşamki maçta bugüne kadar hiçbir arada görmediğimiz Dorukhan ve Doğucan ikilisi ile başlamak tercihi ilk yarıdaki skorun en önemli belirleyicisi oldu. İlk yarıda yenilen iki golde Doğucan’ın geri pas yapmak istemesinden kaynaklandı. Tıpkı Kopenhag maçında da yediğimiz ilk golde Siopis’in geri pas yapmak istemesinden kaynaklanmıştı. Yan top, geri pas rakibi açmak için bir taktik anlayışı olabilir ama bunu sürekli ve durarak yapınca hata yapma ihtimalimizde artıyor. Sağ stoper yok diye yönetime mesaj vermek için sürekli Dorukhan’ı sağ stoper oynatırken ve Bartra Kopenhag maçında iyi oynamasına rağmen, bu maça Denswill ile çıkmak nasıl açıklanabilir?
Dünkü maçta futbol ve top şansı yanımızda değildi, attığın geri paslar hep rakibe gitti, toplar direkten döndü, hakem penaltıları vermedi buna rağmen yapılan doğru hamle ile maç 2-2 ye geldi. Biz üç olur mu düşüncesiyle sürekli stoper değişikliği yaparak defansı neredeyse boş bıraktık. Bu nedenledir ki Trezeguet’in direkten dönen topu bile kalemize gol oldu. Bu maçta tam beş farklı stoper ile oynadık. Yenilen üçüncü gol tam bir saçmalık, Trezeguet rakip alandan aldığı topu defans pozisyonunu görmeden geri pas attı ama top rakibe gitti ve maalesef üçüncü golü kalemizde gördük.
Bu maç için Abdullah Avcı ava giderken avlandı demek doğru olur. Hocamızın buna benzer oyun anlayışlarını geçen yıl Trabzon’da oynanan Kayseri ve Göztepe maçlarında da görmüştür. Kısaca çekirge üçüncü kez sıçrayamadı. Geçen yıl kazanılan şampiyonluk Abdullah Avcı’ya yazdığı gibi bu mağlubiyette Abdullah Avcıya yazar. Bu maçın telafisi mümkün ama çarşamba günkü maçın telafisi yok, tüm gücümüzle bu maça odaklanmak lazım.
Önceki yazılarımda belirtiğim üzere Trabzonspor’un başkanı, yöneticileri, teknik ekip ve futbolcuların genelinde bu sezon mental bir durgunluk ve doygunluk var. Şampiyonluk sonrasında yönetimde biz işimizi yaptık eleğimizi astık havası var.
Transfer süreci, hazırlık dönemi, hazırlık maçları ve oynanan resmi maçlara bakınca yönetim, teknik ekip ve futbolcularda hedef, istek, mücadele gibi konularda zihinsel doygunluk olduğu görülüyor. Abdullah Avcı sezon başından beri yeni bir hikâye yazmak istiyoruz diyor ama hikâyenin adını bile daha koyamamış sürekli farklı arayışlar ve istekler peşinde koşuyor. Futbolcular biz şampiyon futbolcularız, bu koşmadan mücadele etmeden de kazanırız havasındalar.
Akşam oynana Antalyaspor – Trabzonspor maçını 5-2 kaybettik. Abdullah hoca hemen her maç sonu açıklamasında “oyunu, oyucu ve tercihler üzerinden konuşmayalım, bu oyunu bu skorla açıklamak mümkün değil” gibi bazı şeyler diyor. Sahada hocamızın tercih ettiği oyuncular oynuyor, dolayısıyla oyuncuyu ve tercihleri konuşmak kadar doğal bir durum olamaz. Dün akşamki maçta bugüne kadar hiçbir arada görmediğimiz Dorukhan ve Doğucan ikilisi ile başlamak tercihi ilk yarıdaki skorun en önemli belirleyicisi oldu. İlk yarıda yenilen iki golde Doğucan’ın geri pas yapmak istemesinden kaynaklandı. Tıpkı Kopenhag maçında da yediğimiz ilk golde Siopis’in geri pas yapmak istemesinden kaynaklanmıştı. Yan top, geri pas rakibi açmak için bir taktik anlayışı olabilir ama bunu sürekli ve durarak yapınca hata yapma ihtimalimizde artıyor. Sağ stoper yok diye yönetime mesaj vermek için sürekli Dorukhan’ı sağ stoper oynatırken ve Bartra Kopenhag maçında iyi oynamasına rağmen, bu maça Denswill ile çıkmak nasıl açıklanabilir?
Dünkü maçta futbol ve top şansı yanımızda değildi, attığın geri paslar hep rakibe gitti, toplar direkten döndü, hakem penaltıları vermedi buna rağmen yapılan doğru hamle ile maç 2-2 ye geldi. Biz üç olur mu düşüncesiyle sürekli stoper değişikliği yaparak defansı neredeyse boş bıraktık. Bu nedenledir ki Trezeguet’in direkten dönen topu bile kalemize gol oldu. Bu maçta tam beş farklı stoper ile oynadık. Yenilen üçüncü gol tam bir saçmalık, Trezeguet rakip alandan aldığı topu defans pozisyonunu görmeden geri pas attı ama top rakibe gitti ve maalesef üçüncü golü kalemizde gördük.
Bu maç için Abdullah Avcı ava giderken avlandı demek doğru olur. Hocamızın buna benzer oyun anlayışlarını geçen yıl Trabzon’da oynanan Kayseri ve Göztepe maçlarında da görmüştür. Kısaca çekirge üçüncü kez sıçrayamadı. Geçen yıl kazanılan şampiyonluk Abdullah Avcı’ya yazdığı gibi bu mağlubiyette Abdullah Avcıya yazar. Bu maçın telafisi mümkün ama çarşamba günkü maçın telafisi yok, tüm gücümüzle bu maça odaklanmak lazım.