Her şeyin tadı kaçtığı gibi ağzımızında tadı kaçtı. Arkadaşlığın, dostluğun, futbolun, filmlerin, Gazetelerin, televizyonların , dizilerin, muhabbetlerin …sayfanın sonuna kadar uzatabilirim.
Hiç birşeyin tadı kalmadı.
Sahi şöyle bir yirmi yirmibeş sene öncesine kadar sohbetleri bi hatırlayın.Sekiz dokuz arkadaş buluşup bir çay bahçesine oturup heycanla birşeyler anlatır, güler, eğlenirdik. Adam başı üç dört çay içer herkes masaya bir miktar para bırakır son kişi hesabı öderdi. Ya cebinden çok az bir miktar ekler öderdi yada masa üzerindeki para fazla gelir bir miktarını alır.
‘ Ulaa para fazla geldi’ derdi.
Şimdi ….!?
Ne bileyim giyimimizde de fazla geriye gitmeden yani AVM'ler şu markalar bu markalar gelmeden önce çıplak gezmiyorduk; belli başlı yerler vardı, gider yine modaya uygun şeyler alırdık Heycanlanır aldığımız şeyleri bir birbirimize gösterirdik.
Vallahi o hava bile kalmadı artık… Bir ev kirası kadar takım elbise,maaş kadar ayakkabıyı görünce bırak alışveriş yapmayı.! Alış-veriş bile diyemez olduk.
Futbol mesela Ben 7 Şampiyonluğu da gördüm, yaşadım. Liverpool maçına bile gittim. Çoook hakkımız yendi.. Bizzat sahada gördüm.
Göremediklerimizi bize kimse anlatmadığı için bilemedik. Tv de öyle canlı maçlar yoktu. Radyoda dinlerdik. Söylenenlere inanırdık..
Şimdi saniye saniye izliyor; yanlışlığı,haksızlığı görüyoruz. Haksızlığa uğrayan haksızlığı yapandan fırça yiyor… Haksızlığı yapan bağırıyor çağırıyor…
Saygı vardı, sevgi vardı, yardımlaşma vardı.
Bilmediğimiz şey hakkında biliyormuş havasına girmezdik, araştırır öğrenmeye çalışırdık.
Şimdi Google abi var. Bir şey konuşurken çaktırmadan Google abiyi aç . İki kelime öğren patozlama dal muhabbetin içine. Kimseyede peş verme ha!
Ağzımızın tadı da kaçtı dedik ya!
Yaşı 50 civarında olanlar!
Unutabilir misiniz şimdiki Uzunkum cıvarındaki kasap köftenin tadını? Yanında tarladan yeni kopartılmış domates ve salatalıktan yapılmış salatayı ve kisarna masen suyunu.
Melek Sineması'nın yanında el arabasında satılan kuyruk yağlı köfte ekmeğin tadını ve kokusunu… Mübarek filim izlerken dışardan kokusu gelirdi . Sanki Cüneyt Arkın bile 15 dakikalık arada atıyla gelip O da alacakmış bi çeyrek gibi!
As Sineması'nın arsaındaki tavukçu, Tatlıcı Ali dayının tavuk göğsü, üzerine ekmek tatlısı üzerine, kaymak dondurma… Yerdik kesmezdi üzerine birde kazandibi..
Şimdi bırak hepsini ikisini yedik mi hastanelik oluruz
Ya o zaman biz çok güçlüydük ya da şimdi çürüğüz
Ya da o zamanki yiyecekler organikti… Şimdikiler dandik.!
Tatlı demişken Selim'in dondurmasını
Betonun şırasını.
Sümer Sineması önündeki şam tatlıcısını unutmamak lazım.
Ganitaya giderken Güven Pastahanesi'nin biskotunu.
Uzunsokak'ta Birtat Pastahanesi'nin önünden geçerken buram buram süt kokusu ve vanilya kokusu.
Pazar sabahları Ertuğrul'un Fırını'ndan, Çolağın Fırını'ndan, Rüştü'nün Fırını'ndan alınıp gelen peynirlinin, kıymalının kokusunu.
Babamın her hafta aldığı çömlek (Kiremitten yapılı) yoğurduna kaşığı çalarken aldığım hazzı! (Kesinlikle 1 karış kaymak vardı üzerinde)
Fındık ayında köye çıkardık o zamalar köy bile başka kokardı.
Sabaha karşı fındığa gidilirdi öğle yemekleri bbohçalarda...
Biz çocuğuz o zamanlar. Öğleye doğru kalkar fındıklığın yolunu tutardık.
Fındıklığa 50 mt kalınca inanın hamsi kuşunun hıyarın kokusunu alır hızlanırdık bizede kalsın diye.
Ya inanın hıyarın kokusunu da tadını da özledik.
Piyasa başka hıyarlarla dolu olduğu için mi bu özlemler.?
Bilemiyeceğim..
Tat da yok .
Tuz da çürüdü..
Neyse...
Güzel günlerdi.
Hiç birşeyin tadı kalmadı.
Sahi şöyle bir yirmi yirmibeş sene öncesine kadar sohbetleri bi hatırlayın.Sekiz dokuz arkadaş buluşup bir çay bahçesine oturup heycanla birşeyler anlatır, güler, eğlenirdik. Adam başı üç dört çay içer herkes masaya bir miktar para bırakır son kişi hesabı öderdi. Ya cebinden çok az bir miktar ekler öderdi yada masa üzerindeki para fazla gelir bir miktarını alır.
‘ Ulaa para fazla geldi’ derdi.
Şimdi ….!?
Ne bileyim giyimimizde de fazla geriye gitmeden yani AVM'ler şu markalar bu markalar gelmeden önce çıplak gezmiyorduk; belli başlı yerler vardı, gider yine modaya uygun şeyler alırdık Heycanlanır aldığımız şeyleri bir birbirimize gösterirdik.
Vallahi o hava bile kalmadı artık… Bir ev kirası kadar takım elbise,maaş kadar ayakkabıyı görünce bırak alışveriş yapmayı.! Alış-veriş bile diyemez olduk.
Futbol mesela Ben 7 Şampiyonluğu da gördüm, yaşadım. Liverpool maçına bile gittim. Çoook hakkımız yendi.. Bizzat sahada gördüm.
Göremediklerimizi bize kimse anlatmadığı için bilemedik. Tv de öyle canlı maçlar yoktu. Radyoda dinlerdik. Söylenenlere inanırdık..
Şimdi saniye saniye izliyor; yanlışlığı,haksızlığı görüyoruz. Haksızlığa uğrayan haksızlığı yapandan fırça yiyor… Haksızlığı yapan bağırıyor çağırıyor…
Saygı vardı, sevgi vardı, yardımlaşma vardı.
Bilmediğimiz şey hakkında biliyormuş havasına girmezdik, araştırır öğrenmeye çalışırdık.
Şimdi Google abi var. Bir şey konuşurken çaktırmadan Google abiyi aç . İki kelime öğren patozlama dal muhabbetin içine. Kimseyede peş verme ha!
Ağzımızın tadı da kaçtı dedik ya!
Yaşı 50 civarında olanlar!
Unutabilir misiniz şimdiki Uzunkum cıvarındaki kasap köftenin tadını? Yanında tarladan yeni kopartılmış domates ve salatalıktan yapılmış salatayı ve kisarna masen suyunu.
Melek Sineması'nın yanında el arabasında satılan kuyruk yağlı köfte ekmeğin tadını ve kokusunu… Mübarek filim izlerken dışardan kokusu gelirdi . Sanki Cüneyt Arkın bile 15 dakikalık arada atıyla gelip O da alacakmış bi çeyrek gibi!
As Sineması'nın arsaındaki tavukçu, Tatlıcı Ali dayının tavuk göğsü, üzerine ekmek tatlısı üzerine, kaymak dondurma… Yerdik kesmezdi üzerine birde kazandibi..
Şimdi bırak hepsini ikisini yedik mi hastanelik oluruz
Ya o zaman biz çok güçlüydük ya da şimdi çürüğüz
Ya da o zamanki yiyecekler organikti… Şimdikiler dandik.!
Tatlı demişken Selim'in dondurmasını
Betonun şırasını.
Sümer Sineması önündeki şam tatlıcısını unutmamak lazım.
Ganitaya giderken Güven Pastahanesi'nin biskotunu.
Uzunsokak'ta Birtat Pastahanesi'nin önünden geçerken buram buram süt kokusu ve vanilya kokusu.
Pazar sabahları Ertuğrul'un Fırını'ndan, Çolağın Fırını'ndan, Rüştü'nün Fırını'ndan alınıp gelen peynirlinin, kıymalının kokusunu.
Babamın her hafta aldığı çömlek (Kiremitten yapılı) yoğurduna kaşığı çalarken aldığım hazzı! (Kesinlikle 1 karış kaymak vardı üzerinde)
Fındık ayında köye çıkardık o zamalar köy bile başka kokardı.
Sabaha karşı fındığa gidilirdi öğle yemekleri bbohçalarda...
Biz çocuğuz o zamanlar. Öğleye doğru kalkar fındıklığın yolunu tutardık.
Fındıklığa 50 mt kalınca inanın hamsi kuşunun hıyarın kokusunu alır hızlanırdık bizede kalsın diye.
Ya inanın hıyarın kokusunu da tadını da özledik.
Piyasa başka hıyarlarla dolu olduğu için mi bu özlemler.?
Bilemiyeceğim..
Tat da yok .
Tuz da çürüdü..
Neyse...
Güzel günlerdi.